Sokrates gençliğinde her ne kadar doğanın ve dünyanın keşfini öğrenmeye hevesli olsa da bu çok uzun sürmedi. Sokrates dünyanın bugüne nasıl geldiğiyle ve maddenin kendisiyle ilgilenen İyonya biliminin insanlık için faydasız olduğunu düşünüyordu. Sokrates’e göre insanlar doğanın keşfine değil kendi ruhlarının keşfine çıkmalı, “Bizi gerçekten mutlu eden nedir, hayatımızı nasıl yaşamalıyız, nasıl insanlar olmalıyız…” gibi sorularla yüzleşmeli ve bunlara cevap aramalıydı. Batı’da “etik” kavramını felsefenin temeline yerleştirdi ve bütün hayatı boyunca kendini insan ruhunun derinliklerine bırakarak Sokratik felsefeyi oluşturdu.
Onun bu yaptığı devrim sadece kendi dönemini değil felsefe tarihinin akışını değiştirdi ve ondan sonraki birçok filozofa ilham kaynağı oldu. Hatta günümüzde bile hala Sokrates’in o zamanlar kendine ve insanlara sorduğu sorulara cevap arıyoruz. Bu soruların kesin bir cevabı var mı bilinmez ama uzun yıllar daha insanlığın kafasında at sineği gibi vızıldayacağı kesin.
Bildiğim Tek Şey Hiçbir Şey Bilmediğimdir
Bir gün Sokrates’in çok yakın bir arkadaşı Chaerephon, kâhine Atina’da Sokrates’ten bilgesi var mı diye sorar ve hayır cevabını alır. Chaerephon bunu Sokrates’e söylediğinde, Sokrates yine kimseyi şaşırtmayan o tavrıyla bunu da sorgular ve Atina’da ünlü bilgelerin hepsiyle saatler süren sohbetler eder. Ama tüm bilgelerin kendisi gibi hiçbir şey bilmediğini anlar ve kâhinin sözlerine hak verir. Bunun nedeni ise Atina’da bilmediği şeyleri bilir gibi davranmayan tek insanın kendisi olmasıdır. Tüm bunların ardından ağzından o sözler dökülür.
Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğimdir.
Sorgulanmayan Hayat Yaşanmaya Değmez
Atina ve Spartalılar arasındaki savaş sürerken devletin, ülkenin gençlerine çok ihtiyacı vardı. Ama bu Sokrates’in gençlerle sohbet etmesine engel teşkil etmiyordu çünkü bu sohbetleri hem Sokrates hem de ülkenin gençleri çok seviyor; Atina’da, ticaretin en canlı olduğu yer olan Agora’da, bu sohbetler devam ediyordu. Sokrates gençlere kendi bilgisini vermezdi ne de olsa o hiçbir şey bilmiyordu(!) Sokrates’in yaptığı şey herkes tarafından koşulsuz kabul edilen ve üzerine çok düşünülmeyen bazı değerleri, sorular sorarak irdelemekti çünkü bu Sokrates’e göre özgürlüğün gereksinimlerinden biriydi. Gençler devleti ve kabul görmüş ahlak ilkelerini sorgulamaktan keyif alıyorlardı ama devlet bundan hoşnut değildi. Yönetim; Sokrates’in, gençlerin ahlakını bozduğunu düşünüyordu. Her ne kadar yönetimin kararı yanlışmış gibi gözükse de aslında dikkatli bakılınca Sokrates’in yaptığı şey ortada açık bir şekilde gözüken yanlışı bozmaktı ama ne devlet bu yanlışın farkındaydı ne de Atina halkı.
Fikirler Kurşun Geçirmez
Milattan önce, kurşun olmasa da fikirlerin baldıran zehriyle yok edileceği inanışı vardı. Milattan önce 399’da, Sokrates dinsizlik ve gençleri yanlış yola sokmak suçlarından dolayı idama mahkûm edildi. Eğer kendi misyonundan vazgeçip suçunu kabul eder ve tazminat öderse beraat edecekti ama Sokrates idam edileceği gün tüm bunları reddedip son gününü de oradaki insanlara kendi doğrularını göstererek geçirdi. Atinalılara “Size saygı ve sevgim vardır; ancak ben size değil, yalnızca göklere boyun eğerim; ömrüm ve kuvvetim oldukça bilgeliği aramaktan ya da sizi ikaz etmekten ya da bir araya gelme fırsatını yakaladığım herkese her zamanki sözlerimle gerçeği göstermekten asla vazgeçmeyeceğim. Paranız, servetiniz için değil, vücudunuzun değil, her şeyden önce ruhunuzun mükemmelliği için çalışmanıza ve bunu en büyük önceliğiniz yapmanız gerektiğine genç, ihtiyar hepinizi ikna etmekten; hem kamusal, hem özel hayatta, iyiliğin servetten gelmediğini ama serveti ve diğer şeyleri yapanın insan için gerçekten değerli olan iyilik olduğunu söylemekten başka vazifem yok. Eğer bunları söylemekle gençleri doğru yoldan saptırıyorsam, ne yazık. Beni ister suçlu ister suçsuz bulun; bir değil bin kere ölmem gerekse dahi, yolumu değiştirmeyeceğimle sözlerimi bitirmek isterim” dedi. O an bütün Atina halkı Sokrates için, içinden “Ne yazık bu son sözleri…” diye geçirdi ama Sokrates için durum hiç de öyle değildi. Jüri verdiği idam kararıyla Sokrates’in ölümüne sebep oldu ama ruhuna ve fikirlerine asla zarar veremedi tam aksine verdikleri bu yanlış kararla kendi ruhlarına zarar vermişlerdi.